Ezelde öğrettiklerini
İdrak ettim aklımla, secdeye durdum kalbimle;
Bin yıllardır yaşıyorum ızdırapla,
Habil’de bendim, Yafes’de
Harun’da bendim, Meryem’de;
Bazen bir çoban oldum, bazen bir maraba;
Bazen madende kazma salladım,
bazen medresede, ‘Elif’i gördüm, gözümün bebeğinde;
Bazen üzerimden tank geçti,
bazen bir bulut oldum, onulmaz yaralarımla;
Dicle’nin kıyısında kaybolan bir koyun oldum sonra,
Yunus’un karnında tek gözümle dururken salat’a;
Bazen, İbrahim’in ateşinde yanmayan bir odun oldum
İnatla;
Bazen, Spartaküs’ün ordusunda bir kılıç;
Sonra,
Basra’da ayağa kalkmış bir zenci oluverdim bir anda;
Sonra,
Bolivya dağlarında Ernesto ustadan, Roboski’ye bir selam söyledim,
Masumların ahı, indirir şahı diye;
Sonra,
Bir selam daha yolladım, Horasan ellerinden;
Ali’nin yoldaşlarına;
Bir zaman kardeş oldum Hüseyin’e Kerbela’da;
Susuzluktan ağzım çatlarken;
Bir zaman sırdaş oldum, Ebu Gureyb’de ciğeri sökülene,
kendimi siper ederek;
Diyarbekir etrafında bir bağ oldum sonra,
Salkımları kül rengine belenmiş;
Kürşat’ın narasıyla bastığımda sarayları, ölüme haykırarak koşmakta vardı kaderimde,
Salvador’da bir bardak su olmakta, Oscar Romero’nun dudaklarında;
Bazen bir Ezidi oldum komşunun zulmünden kaçarken,
Bazen Süryani;
Bazen de bir Kürt oldum toprağından sürülen,
Anadan üryan ebedi;
Pazarlarda beni sattıklarında ya bir zenci idim, arabaya koşulan,
Ya da güzel bir kadın, haremlerde paylaşılan;
Meksika dağlarında Panço’nun tüfeğinde bir mermi olmakta vardı alınyazımda,
Farabi’nin divitinde mürekkep olmakta;
Sonra,
Kör kuyudaki Yusuf’un sükutu oluverdim bir anda;
Sonra,
Yesrib’de “O” devenin yularındaki düğüm oldum bir anda;
Sonra,
Varidat’ta bir cümle oldum Bedrettin’le;
Sonra,
Bir deri parçası oldum Nesim’nin canında;
En sonunda bir fani oldum,
Cibril’in sözlerinde;
Sonra,
Rabbimin rahmetini verdiğine düçar oldum;
Sonra,
Zincirlerimi kopardım;
Ona bağlandım,
Yaradan’a sığındım;
Özgürleştim.
17 Haziran 2013




Yorum bırakın