Yoğun ve yorgun bir elli yaş,
Telaşlı ve deli gibi yetişeceğimiz yerler belli;
Ama bizi yetiştirenler, her yere yetişmemizi istediler,
Yetişemeyeceğimizi bile bile;
Terlerimizi, emeğimizi ve ellerimizi birleştirerek ;
Yürüyebilmek için ahire,
Evvelden ‘Getiren’in önünde secdeye dururken;
Zulmü kapımıza dayayanlar ve onu görüp
kıbleye mi, poyraz’a mı döndükleri belli olmayanlar;
Ahir zamanda evvel zaman gibi hareket ettiler ve onlar dediler ki
Bizler atalarımızı bu yol üzre bulduk.
tohumlarımızı ve elmalarımızı ve çocuklarımızın helal sütlerini;
zehirlerken,
dünyanın her şeyini mülk edindiler,
Zelikel kitabu la raybe fih, diyordu kadim kitabında,
ve mülk sadece benimdir.
Emanetçi olan sizlersiniz;
yine tekrarladılar zehirlerini
Bizler atalarımızı bu yol üzre bulduk.
Halbuki, firavunun ya da hamanın ve de nemrutun
Bu öz kardeşleri
Bütün mülkün üzerine;
çökmeye devam ediyorlardı,
Citybank, Mcdonalds yada murdoch olarak;
Ya da seçilmiş, bilemedin seçtirilmiş olarak;
Halbuki Rabbim bir yetimin yüzünden bize gülümsemişti;
Bizlerin yetimleri tekmeleyeceğimizi bilerek;
Bir çocuğun cesedini diriltmişti,
Ceylan misali
Şarapnelle parçalansalar ne olur
O gözler hiç ölmezdi, ölmeyecekti
cennet ya da cehennem neydi ki; mülk onundu
Dağlar, dağlara yüklediği bu yükün ağırlığı altında ezilip,
“Yapamayacağım” dediğinde, O dağ
Bizler doğrusu ne kadar zalimdik;
Ve bilmiyorduk ki doğrusu, hesabın en iyisini o görürdü,
Elhamdülillah
2 Temmuz 2013




Yorum bırakın