Sam Altman bir konuşmasında şunları söylüyor. “Burada gerçek bir korku anı yaşıyoruz. Yaptığımız şey bir araç mı yoksa bir yaratık mı inşa ettik.”

Evet, Open AI Ceo’su Sam Altman yeni inşa edilen Q* isimli Yapay zekâ çalışması için bunları söylüyordu. OpenAI, ABD’de 2015 yılında kurulan bir yapay zekâ araştırma şirketidir. Şirketin genel amacı insanlığa fayda sağlayabilecek yapay zekâ hakkında araştırmaları yapmak olarak açıklanmıştır. San Francisco’da kurulan şirket, patentlerini ve araştırmalarını halka açık hale getirerek diğer kurum ve araştırmacılarla “serbest iş birliği yapmayı” amaçlamaktaydı ve ilk kuruluşunda, Sam Altman, Reid Hoffman, Jessica Livingston, Elon Musk, Ilya Sutskever, Peter Thiel gibi isimler vardı. İlk duyuru, yapılan bütün çalışmaların şeffaf olacağı ve halkın bilgilendirileceği yönündeydi fakat süreç içinde çalışmalarda oluşan sıkıntılar yüzünden bu isimlerden bazıları ayrıldı. Şu anda Microsoft bu projeye 10 milyar dolar yatırım yaparak ortak oldu ve açık olacağı ilan edilen proje büyük bir gizlilik içinde yürütülüyor.

Yukarıdaki paragrafı aslında günümüzde bilgisayar ve bilişim teknolojisinde ne aşamaya geldiğimizi anlatabilmek maksadıyla yazdım yoksa yapay zekâ ya da kuantum bilgisayarları anlatmak gibi bir niyetim yok. Öyle bir eğitime de sahip değilim. Geldiğimiz noktada büyük bir teknoloji devriminin daha ileri bir aşamasının başlangıcında olduğumuzu belirtmek için bu girişi yapmak zorunda kaldım. Çünkü bu yazımda belki daha sonra yazacağım birkaç yazıda da daha 17. Yüzyıl sonundan itibaren günümüze kadar geçen süreç içinde birbirinden farklı kategoriler olarak ortaya çıkan ideoloji, ekonomi, bilgisayar ve bilişim teknolojisinin birbirlerini nasıl etkilediklerini ve bunun neticesinde dünyanın nasıl son derece hızlı bir şekilde değiştiğini anlatmaya çalışacağım.

SANAYİ DEVRİMİNDEN SOSYAL DEVRİMLERE: ÜTOPYA YOLCULUĞU

Dünya 17. Yüzyıl sonlarına kadar iktisadi açıdan tarım toplumları, ticaret ve el imalatlarının yapıldığı toplumlar şeklinde gelmiştir. 1688 yılında İngiltere’de meydana gelen ve tarihe Şanlı Devrim adıyla geçen olaydan sonra başka bir safhaya geçmeye başlamıştır. Kısaca, Muhteşem Devrim veya Şanlı Devrim  “1688 Devrimi” olarak da bilinen, İngiltere Kralı II. James’in, Hollanda genel valisi III. Wilhelm tarafından tahtından indirilmesi olayıdır. Olay, Britanya adasının işgali ile başlamış, III. William’ın karısı II. Mary ile birlikte İngiltere, İskoçya ve İrlanda krallığını üstlenmesi ve ardından gelen süreçte İngiltere’de hâlâ yürürlükte olan meşrutiyet sisteminin temellerinin atılması olarak özetleyebiliriz. Fakat burada esas konu, İngiltere parlamentosunun, “Bill of Rights (Hakların belgesi)” adında bir kanun çıkartmasıdır. Böylelikle, İngiltere Krallığı’nın kilise baskısı ve kralın mutlak otoritesi  ile yönetilmesine son verilmiş, İngiltere Krallığı “anayasal monarşi” ya da “meşrutiyet” düzenine dönmüş ve bu düzen, anayasa ile de korumaya alınmıştır.

İşte bu olayın üzerinden 10 yıl geçmişti ki, Thomas Savery adlı bir mühendis buhar makinesini icat ediyor ve yüzyıllardır tarım toplumu olan dünyanın sanayi toplumuna geçişini hazırlayan ilk adımı atıyordu. Yaşanan bu devrim; El işi aletleriyle yapılan üretimden makinelere geçişi sağlamıştır. Kimyasal imalat ve demir üretiminin artmasını, su ve buhar gücünün kat be kat artmasını, mekanize sanayi sistemlerinin kurulmasını sağlamıştır. Üretim büyük ölçülerde artmış ve bu nedenle büyük bir nüfus artışı yaşanmıştır. Bu döneme Endüstri 1.0 dönemi adı verilmektedir.

Özellikle İngiltere başta olmak üzere Avrupa’da üretim biçimleri değişmiştir. Köylerden kentlere büyük göçler olmuş, üretim artmış ve insanlar olağanüstü kötü şartlarda kentlerdeki fabrikalarda çalışmaya başlamışlardır. Diğer yandan ise bilim ve teknolojide büyük atılımlar meydana gelmeye başlamıştır. Gelir dağılımı daha da bozulmuş, sınıflar arası dengesizlikler artmıştır. İşte bu ortamda 1789 yılında modern zamanların ilk devrimi Fransa’da meydana gelmiş, monarşiyi yıkıp yerine Cumhuriyeti kurmuştur. Katolik kilisesinin hegemonyasını geriletmiştir. Eşitlik, özgürlük ve adalet ilkeleri yaygınlaşmaya başlamıştır. Artık dünyada her şey değişiyordu, sosyalistler görünür hale gelmeye başlıyordu.

Sanayi devriminden itibaren,19. yüzyılın ortalarına gelindiğinde sanayicilerin ve şirketlerin gelirlerinde büyük bir artış görülmesine karşılık köylerde ve kentlerde yaşayan fakir halk bu zenginlikten nasibini almamıştı. İşçiler günde 13-15 saat çalışıyorlar, sağlıksız ve kirli konutlarda zor koşullarda yaşamaya devam ediyorlardı. Köylerde artan nüfus işsizliğe ve toprak yetersizliğine yol açmış, altyapının yetersiz kalmasına neden olmuştu. 1845 ve 1846 hasat mevsimlerinde Belçika’da ortaya çıkan sonra Avrupa’ya yayılan Patates Hastalığı büyük bir açlık ve ölümlere yol açmıştı.

Aynı yıllarda Karl Marx ve Friedrich Engels’in birlikte yazdığı ve 1 Şubat 1848 tarihinde yayınlanan Komünist Manifesto, özel mülkiyeti bir devrimle ortadan kaldırarak sınıfsız ve devletsiz bir toplum düzenini gerçekleştirmesi gerektiğini iddia ediyordu. Bu koşullar altında devrim düşüncesi toplumun çeşitli kesimlerinde çok sayıda taraftar bulmuş ve sonunda 1848 yılında bu devrimler birçok yerde başlamıştır.

Özellikle İtalya, Almanya, Fransa, Avusturya, Polonya, Romanya ve Macaristan bu dönemde büyük sarsıntılar geçirmiştir. Sanayi devriminin yol açtığı büyük toplumsal sarsıntılar, sosyal devrimlerin önünü de ardına kadar açmıştır. Bu çalkantılar bir müddet kesintiye uğradıktan sonra Fransa’nın Prusya mağlubiyeti ile birlikte Fransa’da meydana gelen 1871 isyanı ile 18 Mart 1871 ile 28 Mayıs 1871 arası iki ay süre ile Paris Komünü kuruluyor ve iki ay boyunca Paris’i onlar yönetiyordu. İşte tam o günlerde Endüstri 2.0 başlıyordu.

1871 ile 1914 yılları arasında, elektriğin üretimin makineleşmesinde kullanılarak seri üretime geçilmesi ve üretilen malların demiryolunun yanı sıra karayolu ağıyla da tüketim merkezlerine ulaştırılması olarak ortaya çıkan Endüstri 2.0 birçok şeyi hızlandırıyor ve özellikle Ford otomobillerin üretimi için kullanılan bant sisteminden dolayı Fordist üretim düzeni olarak literatürlere geçiyordu. İşte tam da bu dönemde 1. Emperyalist Paylaşım savaşı meydana geliyordu. 4 yıl süren bu savaşın sonunda imparatorluklar sona eriyor. Ulus devletler ortaya çıkıyordu. Rus Çarlığı, Osmanlı İmparatorluğu, Almanya, Avusturya Macaristan İmparatorluğu yıkılıyordu. 17 Ekim 1917 yılında Bolşevikler Rusya’da iktidarı ele geçirerek sosyalist bir sistem kurmaya başlıyorlardı. Aslında teknolojinin gelişmesi ile birlikte başlayan Sanayi devrimi, sosyal devrimleri tetiklemeye başlamıştı ve artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Ezilen kitleler devrimler vasıtasıyla haklarını aramaya başlamışlardı ve daha insanca yaşamanın peşindeydiler.

Podcast also available on PocketCasts, SoundCloud, Spotify, Google Podcasts, Apple Podcasts, and RSS.

Yorum bırakın

  • AY YIKANIYOR SULARDA

    Ürkütmeden salkım söğütleri, Bir çocuk bisiklet sürüyor patikada. Yuvasına su taşıyan bir kırlangıcın Laciverdi kanatları değiyor Kumral saçlarına Az sonra Gökova’nın Kızılçam tepelerinden Kızarmış bir tandır ekmeği gibi, Ay süzülüyor. Şavkı yıkanıyor Azmak’ın suyunda Ve Bir garip şair; Usulca sokuluyor sazlıklara; Bir avuç buz gibi suyu çarpıyor Yüzüne -arka cebinde eski bir şiir defteri- Hayıt…

  • Sosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe

    CİHAN TUĞAL Bir yanda cinsel tacizciler, diktatörler, hırsızlar, milyarderler… Diğer yanda ezilen kesimlerin geniş bir cephesi. Çoğunluk, tercihini ikincisinden yana yaptı. Trump ve Amerikan sağı, Mamdani’yi New York belediye başkanlığına seçtirtmemek için Demokratik Partinin en kirli zenginleriyle birlikte aylardır uğraşıyorlar. İnanılmaz paralar döküldü. Çirkin iftira kampanyaları düzenlendi. Demokratların eski belediye başkanlarından Bloomberg, kesenin ağzını sonuna…

  • SEVGİLİM BEN ŞİMDİ

    Sevgilim ben şimdi büyük bir kentte seni düşünmekteyim Elimde uçuk mavi bir kalem cebimde iki paket sigara Hayatımız geçiyor gözlerimin önünden Çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz ‘’ Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz ‘’ Çiçekler, çiçekler, su verdim bu sabah çiçeklere O gülün yüzü gülmüyor sensiz O köklensin diye pencerede suya koyduğum devatabanı Hepten hüzünlü bu günlerde…