DOMATES, PATLICAN VE ZEYTİN

Bizler domatese bıçak çekmiş, 
Patlıcanın gölgesinden korkmuş bir nesildik;
ve Apollo 11’i biz şehirler arası otobüs ismi sanıyorduk. 
Çirkin kral daha anarşik olaylara karışmamıştı, 
ve Nebahat Çehre yengemizi, 
Eskişehir İstanbul treninin önünü keserek
omzunda kaçırmıştı. 
Sinemalara galaya çıkıyordu.
durmadan düzeni değiştirmekten söz ediyordu.
Aslında ne düzen değişiyordu, 
ne de düzülen; 
Kıbrıs’a barışı götürmüştük, 
ve radyolarda Cem Karaca durmadan, ‘Namus Belası’nı söylüyordu. 
Kıbrıs’a barış gelmedi hala ama kumar makineleri geldi.

Sağcıydık, solcuyduk, birbirimizi davamız için öldürüyorduk. 
Aleviler sessizce konuşuyor, 
ve Kürtler rüyalarını bile Türkçe görmek zorunda kalıyorlardı. 
Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmazdı, 
ve bütün kızlar bacılarımızdı, 
kuytu sinemalarda porno filmlerde oynayanlar hariç…
Ama en çok küfrü de bizden Ermeniler
yiyordu.
Komünistleri Moskova’ya yolluyorduk,
Faşistleri inlerine,
Netekim hepsi sonunda Mamak’a gittiler.
Kıbrıs’a barış hala gelmemişti ama,
Cumhuriyet gelmişti ve kollu makineler;
ve Kürtler rüyalarını hala Türkçe görmeye 
devam ediyorlardı. 

Benim memurum işini bilir dediğinde
Bay iş bilen, iş bitiren;
millet olarak çıldırmıştık… 
İşte o günden beri işini bilenleri,
çok sevmeye başladık.
Çalıyorlardı ama nede olsa çalışıyorlardı. 
28 Şubat bin yıl sürecekti,
ve bizim başörtülü kardeşlerimiz
kamusal kabul edilmiyorlardı. 
Artık aleviler yanmaktan kavrulmuşlardı.
ve Kürtler rüyalarını Kürtçe görmek istiyorlardı. 
Kıbrıs’a hala barış gelmemişti 
tek kollu makineler ve
Asıl Nadir çoktan gelmişti.

Bizim başörtülü kardeşlerimiz 
Kamuya girdiler, kamusal kabul edilmemelerine rağmen,
yetmez ama evetli demokrasiler gelecekti,
yetmez ama partili Cumhurbaşkanlığı geldi.
Aleviler belki yanmaktan kurtulmuştu ama kamusal olamamak onlara bulaşmıştı. 
ve Kürtler uykudan uyanmıştı artık rüya görmek istemiyorlardı, 
hangi dilden olursa olsun…
Dinler arası diyalog diyenler terör örgütü olmuşlardı, 
ve Kıbrıs’ta Rum kesimi AB’ye girmişti, 
KKTC’ye tek kollu makineler;
ve hala Kıbrıs’a barış gelmemişti…

Şimdi Suriye’ye ‘Zeytin Dalı’ götürdük. 
Nuh’un güvercinleriyle değil 
ABD’nin F 16’lariyla…

Podcast also available on PocketCasts, SoundCloud, Spotify, Google Podcasts, Apple Podcasts, and RSS.

Yorum bırakın

  • AY YIKANIYOR SULARDA

    Ürkütmeden salkım söğütleri, Bir çocuk bisiklet sürüyor patikada. Yuvasına su taşıyan bir kırlangıcın Laciverdi kanatları değiyor Kumral saçlarına Az sonra Gökova’nın Kızılçam tepelerinden Kızarmış bir tandır ekmeği gibi, Ay süzülüyor. Şavkı yıkanıyor Azmak’ın suyunda Ve Bir garip şair; Usulca sokuluyor sazlıklara; Bir avuç buz gibi suyu çarpıyor Yüzüne -arka cebinde eski bir şiir defteri- Hayıt…

  • Sosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe

    CİHAN TUĞAL Bir yanda cinsel tacizciler, diktatörler, hırsızlar, milyarderler… Diğer yanda ezilen kesimlerin geniş bir cephesi. Çoğunluk, tercihini ikincisinden yana yaptı. Trump ve Amerikan sağı, Mamdani’yi New York belediye başkanlığına seçtirtmemek için Demokratik Partinin en kirli zenginleriyle birlikte aylardır uğraşıyorlar. İnanılmaz paralar döküldü. Çirkin iftira kampanyaları düzenlendi. Demokratların eski belediye başkanlarından Bloomberg, kesenin ağzını sonuna…

  • SEVGİLİM BEN ŞİMDİ

    Sevgilim ben şimdi büyük bir kentte seni düşünmekteyim Elimde uçuk mavi bir kalem cebimde iki paket sigara Hayatımız geçiyor gözlerimin önünden Çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz ‘’ Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz ‘’ Çiçekler, çiçekler, su verdim bu sabah çiçeklere O gülün yüzü gülmüyor sensiz O köklensin diye pencerede suya koyduğum devatabanı Hepten hüzünlü bu günlerde…